1970 yılının sonbaharında İstanbul’u sarsan ve Türkiye’nin yakın tarihindeki en önemli halk sağlığı krizlerinden biri olarak kayıtlara geçen Sağmalcılar Kolera Salgını, o dönemdeki adıyla Sağmalcılar, bugünkü adıyla Bayrampaşa ilçesinde patlak vermiştir. Hızlı kentleşme, altyapı yetersizlikleri ve hijyen sorunlarının acı bir sonucu olan bu salgın, hem toplumsal hafızada derin izler bırakmış hem de bölgenin kaderini değiştirmiştir.
1970 yılının Ekim ayında, o dönemde yoğun göç alan ve gecekondulaşmanın yaygın olduğu Sağmalcılar semtinde, şiddetli ishal ve kusma şikayetleriyle hastanelere başvurular artmaya başladı. Başlangıçta “basilli dizanteri” veya “gıda zehirlenmesi” olarak değerlendirilen vakaların kısa sürede kolera olduğu anlaşıldı.
Salgının ana kaynağının, bölgedeki altyapı yetersizliği olduğu tespit edildi. Özellikle, Mimar Sinan döneminden kalma temiz su kanallarına yanlışlıkla lağım sularının karışması ve Habipler köyü yakınlarındaki çöplükten sızan suların içme suyu kaynaklarına bulaşması, hastalığın hızla yayılmasına neden oldu. Bölgedeki açıkta akan dereler ve sağlıksız su kaynakları da salgının büyümesinde önemli rol oynadı.
Kısa süre içinde vaka sayıları binleri buldu. Salgın sadece Sağmalcılar ile sınırlı kalmadı; Esenler ve Taşlıtarla (bugünkü Gaziosmanpaşa’nın bir bölümü) gibi komşu bölgelere ve ardından İstanbul’un diğer ilçelerine, hatta Kırklareli, Çanakkale, Ankara gibi başka illere de sıçradı.
Salgının ortaya çıkmasıyla birlikte yetkililer bir dizi önlem aldı:
- Aşılama Kampanyaları: Milyonlarca kişiye kolera aşısı yapıldı. Hatta bazı işletmeler ve tiyatrolar, aşı olmayanları içeri almayarak kendi önlemlerini uyguladı.
- Karantina ve Tecrit: Salgının yoğun olduğu bölgeler karantinaya alındı, salgın tespit edilen evler sarı kağıtlarla işaretlendi. Ancak bu uygulamalar her zaman başarılı olamadı.
- Hijyen Tedbirleri: Su kaynaklarının ve açık su bölgelerinin klorlanması, umumi tuvaletlerin kireçlenmesi gibi hijyen çalışmaları yoğunlaştırıldı.
- Yasaklar: Bölgede açıkta meşrubat, su ve buz satışı yasaklandı.
- Hastaneler: Birçok hastane salgın hastanesine dönüştürüldü ve bölgeye yeni salgın hastaneleri kuruldu.
Ancak dönemin hükümetinin salgını başlangıçta kamuoyundan gizlemeye çalıştığı ve ölü sayılarını eksik açıkladığı yönünde ciddi eleştiriler de yapıldı. Gazeteler ve resmi rakamlar arasında ölü sayılarına dair farklılıklar göze çarpıyordu. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in salgınla ilgili “Takdir-i ilahi” şeklindeki açıklaması da kamuoyunda tartışmalara neden oldu.
Resmi rakamlara göre salgın nedeniyle 50’den fazla kişi hayatını kaybetti ve 1500’e yakın kişi hastalandı. Ancak gayriresmi rakamların daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Salgın, Ekim ayı sonlarında kontrol altına alındı.
Sağmalcılar Kolera Salgını’nın en kalıcı sonuçlarından biri ise semtin isminin değiştirilmesi oldu. Salgınla özdeşleşen “Sağmalcılar” ismi, halkın zihnindeki olumsuz imajı silmek amacıyla 1971 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla değiştirildi. IV. Murat’ın sadrazamlarından Bayram Paşa’nın burada bir çiftliği olmasından esinlenilerek semte Bayrampaşa adı verildi.
Bu salgın, Türkiye’de kentleşme, altyapı ve halk sağlığı arasındaki hassas ilişkiyi gözler önüne seren acı bir ders olarak tarihe geçmiştir.

